16 Aralık 2012 Pazar

Anadolu İstanbul Basın Üçlüsü

   Az önce ilginç birşey oldu.bi arkadaşım bi yazı paylaşmış.ilgimi çekti girdim baktım(ama harbiden ilgi çekiciydi başlık.başlık bu "isterseniz kusura bakın ama orospu çocuğusunuz").yazıda genel hatlarıyla haklılık var, veryansın var.güzel konu.özet geçersek eğer; meyreles hakeme maç içinde 3-5 defa işaret parmağı ile baş parmağını birleştirip "topsun tekerleksin" falan gibi işaretler yapmış.adam haklı olarak diyor ki engin baytar 10 küsür maç ceza aldı.bakalım meyreles ne kadar ceza alacak.ayrıca basın hiç bu olaydan söz etmiyor diyor fbyi kolluyor diyor.yazı genel hatlarıyla bu.(haksızlık etmek istemem,özet geçtiğimden daha iyi bi üslubu ve edebi dili vardı)

   benim değinmek istediğim şey apayrı.1988de doğdum 95-96 da aklım ermeye başladı desek. yaklaşık 96dan bu yana futbolla içli dışlıyım.(1996da eskişehirspor küme düşmüştür)yani eskişehirsporu tanıdığımda, eses alt liglerdeydi.tam burda bi tezat var işte.ulusal anlamda futbolla içli dışlıyız, ama eskişehirspor bursaspor göztepe adanaspor ile değil istanbulun yerel değerleriyle içli dışlıyız.neyse futbolla ilgili her genç gibi hergün fanatik fotomaç gibi ne kadar denyo spor gazetesi varsa okuyoruz.bir kere koskoca eskişehirsporun ismini yaz be arkadaşım.(şu süperlige çıkışımız hariç)esesin adını 12 senede 12 defa görmedim.10 bin kartonlu koreografiler yapıldı, onbinlerce katımlı deplasmana göçler yapıldı, tribunler yerinden oynadı, 3ligte 20bin kişiye oynadık,(dönem itibariyle hayatımda gördüğüm en güzel görsel şölendi, sahada rengarenk sis bombaları, tribunler konfetiden bayraktan pankarttan gözükmüyor,müthiş bi performans ve dev bir koro).bu gurur verici liste uzar gider ama 12 senede 12 defa ulusal basında adımızın geçmediği gerçeğini, rezilliğini değiştirmez.ama hakkını yemeyelim basının, o dönemde daha ciddi haber niteliği taşıyan  olaylar oldu; gesenin penaltısı verilmedi, febenin sahası haksız kapatıldı, bjknin hakkı yendi falan filan.haberler hep bunlardı.zaten öyle nalet bi sistem var ki güçlüyü daha güçlü, güçsüzü daha çok sömürmeye iliğini kemiğini yemeye dayalı.gelirler düzgün dağıtılmıyor.bunlarda yetmiyor gibi basın istanbulu özendirmeye istanbulun değerlerini milli değerlerimiz olarak sunmaya devam ediyor.aslında bi kaç senedir basında akıllandı, ara ara bal sürüyorlar ağzımıza(eskişehirin bandosu var bursanın atkısı var,göztepenin mazisi var vs).sonra yine devam aynı şekilde.böylece vicdanlı açık tarafsız namuslu şerefli onurlu ve olağanüstü habercilik anlayışlarıyla gurur duyuyorlar.
 
   ben ve çocukluk arkadaşlarım kendimizi çok şanslı sayarız.basın bize üç seneçek verdi ama biz dördüncüsünü seçtik.şıklarda olmayan birşeyi bize babalarımız miras bıraktı.ayrıca o seyirci rekoru kırılan 3ligteki maçın kaseti vardı bizde tüm o sis bombaları konfetiler efsanevi besteler..bazen okuldan kaçıp kasetin sahibi arkadaşta(sezer) buluşur o maçı seyrederdik.güzel günlerdi.sonra kaset kayboldu, kim üstüne yattı bilmiyorum ama hala en az sezer kadar üzülürüm akibetine.o görsel şöleni izlemek bizde hastalık haline gelmişti.en kötü 2-3 ayda bir kesin izliyorduk.bilmiyorum belkide ulusal kanalların yayın akışında göremediğimiz ama görmek istediğimiz eskişehirsporu televizyonda izlemek bizi keyiflendiriyordu.

   yani anlatmak istediğim asıl mesele şudur; az haksızlığa uğrama ihtimaline karşı bile hemen mazlum edebiyatına dönüp bağırıp çağırıp yaygara yapılacaksa,biz anadolu çığlık çığlığayız.ağlayanımız bile yok.akıtacak gözyaşımız kalmadı gözümüzde.

   Bu kokuşmuş endüstriyel futbol düzenini biz getirmedik, ama biz yıkacağız!

**görselleri daha sonra kanıt niteliğinde serpiştiririm..şimdi saat çok geç oldu dağılalım bence..

28 Kasım 2012 Çarşamba

Amatör Ruh

      Helal olsun ankaragüçlü futbolculara. Paralı askerlerle armanın emekçileri arasındaki farkı çok iyi gösterdiler. Böyle yürekten oynayan futbolcularım olsun amatörde bile arkalarından koşarım.
                                                                                                                                 Zenci(Alper)

25 Kasım 2012 Pazar

şahsım adına son 19 yıllık sinema üzerine


bilen bilir ben bayağıdır sinemaya gitmiyorum.gerek cebimde para olmamasında, gerek cebimde para olup bu eğlentinin gereğinden fazla pahalı olduğunu düşünüp vazcayılmasından...ama en önemli sebep ben en son aslan krala gittim..o aralar çok güzel filmdi "aslan kral(1994)".sonrasında kısa bir süre nedendir bilmiyorum zaten 6 yaşında çocuğum belirsiz sebeplerden ötürü gitmedim..biraz büyüyünce baktım bu sinema etkinliği çift bazında yapılınca güzel birşey,bir dönem de bu sebepten gidemedim yahut gitmedim.biraz daha büyüyünce uzun zaman olmuşken gitmiyim dedim.sonra sonra bi baktım ben sinemaya gitmemeye alışmışım.neyse bu aralar kararlıyım gidicem sinemaya, yıkıcam tabuları, yakıcam alışkanlıkları..

aslında mutluyum gitmediğime.şimdi düşününce fena filmler gelmiş geçmiş, sinemada izlenmesi gereken.ama biraz daha düşününce 10 yaşında ki çocuk ne anlasın fayt kılaptan forıst gamptan.yaşım yetmiyor yani..

arada bir film var; tam da ergenliği sol yanıma, olgunluğu sağ duyu gibi sağ yanıma aldığım dönemlere denk gelir.Kader(2006).zeki demirkubuz la ilk tanıştığım film..kimmiş la bu adam.iyimiş harbiden dediğimiz abilerimizden..sinema sektörüne dair en büyük pişmanlığımdır.genel itibariyle pek bi pişmanlık duymayan biri olarak yazık etmişim bu adamın filmlerini izleyen 20bin 30 bin kişiden biri olmayarak..(yanlışım olabilir ama hemen hemen bu tarzda bi hikayesi vardı.filmlerine gelen kitleyi tasvir ediyordu..gelen 30 bini şöyle anlatıyor:"gelen ilk 10 bin geneli öğrenci her filmime gelirler,ikinci 10bin festival filmi seven insanlar hemen hemen her festival filmini izlerler,üçüncü 10 bin ise zeki demirkubuz kimmiş lan bi gidelim bakalım diyip filmi izledikten sonra bi daha filmlerime tövbe eden kitledir")

kader filminin başrolü ufuk bayraktar.benim favori aktörlerimden.yine sözlüklerden sağdan soldan güvenilmeyen bilgilere göre bu adam hızlı bi arkadaşmış..babasını sürekli kızdıracak işler peşinden koşarken babasıda bunu cezalandırmak amaçlı istanbulda sahibi olduğu çorbacıya garson yapar İMİŞ.neyse günün birinde demirkubuz abimiz bigün kafası çakır eve gitmeden bi çorba içeyim de öyle gideyim dediği bi vakit mekana girer orda tanışırlar..ben seni filmlerimde oynatacam der ufuk bayraktara.ve nitekim öyle de yapar.hatta sonrasında baya popüler işlerde de oynamıştır(Ezel dizisi)

yani sinemeya gitmiyorum ama takip de etmiyorum diyemem.tam olarak yaptığım şu, kolayı seçiyorum benzetmenin yeterliliğini ve çığlığını hoş görürseniz türkiyede istanbul hariç bir yerde doğuyorum ve bir defa bile maçına gitmeden cefa çekmeden formasını dahi almadan bizans takımlarından birini tutup "nasıl koduk ama size geçen hafta, forza lig tv" taraftarlığı holiganlığı yapıyorum.

tüm bunları birleştirince ortaya benim artık sinemaya gitmem gerektiği çıkıyor.aslında çıkmıyor onunda farkındayım ama gitmek var içimde..

*dip not:gençler "ne sinemaymış arkadaş ben seni götüreyim" diyenler elbet çıkacaktır ki çıktı..karşı cinsten özel biriyle gidicem gençlik sözüm olsun size..



*d.n2:ankaralı turgut'u bizde severiz ama bu kadar da fazla la(ankaralı geçince cümlede insan "la" deme gereği duyuyor bu tıpkı trabzonlu bir arkadaşa beceremeyerek samimiyetsiz ve sıkıcı bir şekilde "napaysun da" demek bişi olsa gerek..)ayrıca niye seviyoruz lan biz ankaralı turgutu pek sevmiyoruz aslında..


***fragmanları ibneliğine ekledim,görsel olsun işte öyle..

24 Kasım 2012 Cumartesi

gemiye tek başıma binecek isem,yaktık öyle gemileri


Benim kaygılarım var.hayatın benden beklentisini karşılayabilecek miyim? O sorumluluğu kaldırabilecek miyim gibilerinden.aslında kaygılarım bunlar değil, biraz daha derinde.ben beklentileri karşılarım da beklenti ne? Soru bu.soruya soruyla karşılık verecek kadar da yavşak bi durum.ürküyorum bazen, ya beklenti iki ev bi arabaysa..bu mu lan yani hayatın anlamı, yaşamın sırrı.yerim böyle işin pırpırını.olmaz öyle.

 Bireysel mutluluk çok önemli.aşktır sevgidir bunlar işin olmazsa olmazı.niye nefes alıyoruz ki paylaşamayacaksak.ama bi yandan düşünüyorum da bu işin ikinci kısmı sanki.örneklemeye çalışırsak diyelim ki hedef mutluluk iki ev bi araba ve milyar yılda bir bulabileceğin ruh eşin.güzel gibi duruyor söylerken ama kendi içinde çelişiyor zaten adamsak eğer ki ben kendince bazı değerleri olan bi adamım, hiç mi otobüse binmeyeceğiz..

seviyorum ben de seni

katışıksız duygularla..ama önce izleyelim şunu..
seviyorum seni..hatta bazen öyle ki, sevişmek istiyorum.duştan çıkıyorum, eve gelmiş oluyorsun.hususi taktığım sarı lamba,yansıyıp göbeğime, baklavalarım gözükürken öpmek istiyorum seni dudağından.reddetme beni, eyleme dökmek istiyorum hislerimi.eylem yapmıyorum sanma.senden sır çıkmaz, geçenlerde çıktık çakır kafa, duvarlara yazılar yazdık.."yaşasın Eskişehirspor" yazdık"bazı kızlar çok güzel" yazdık...sanma ki yazmadık fotolar çekmedik tivittır'a koymadık diye "ayfon"m yok diye ezme böyle beni.yazdık.

ben hep eskisini sevdim.hep seni sevdim.ne olurdu lan bi kere de sen beni sevsen.göt
kısa sözün özü hayat ben seni sevdim götlük kaşarlık yapıyosun farkındayım.bunları farketmiyorum sanma ama elbet sende beni seveceksin..malum kepsi koymuyorum(ibneliğin lüzümü yok ben seni sevdiysem sende beni seveceksin gibilerinden bişiler yazıyordu üzerinde) gerek duymuyorum herkesin gözünde canlandı.derken koydum gitti..

Şekil 1.a:(lan gogıla "ibneliğin lüzumu yok" yazınca bu ablamız çıkıyormuş)

neyse herşeyin eskisi güzel demişken.teoriyi pratiğe dökelim.
bu link ölmüş.daha doğrusu beyazıt bey problem çıkarmış..
o zaman siz bunu hakettiniz:

lan ben bunu yaşama yazdım..içiniz pis la..

bununla ilgili yazacak idim

ama pek bi küfürlü olacak insanlık içinde(-de -da ayrı aslında) olsa beni insanlığımdan utandıracak.. idi..yazmıyorum..sadece temsili fotosunu paylaşıyorum..



iktidar var ise direniş de vardır..

ah be dünya


bugün öğretmenler günüyse eğer, sevgili bilal hocam;


sevgili hocam;

öğretmenler gününüz kutlu olsun.öncelikle belirtmeliyim ki sizin öğretileriniz bizlere sadece lise hayatında ve edebiyat derslerinde yardımcı olmadı.sizin dik duruşunuz ve öğretileriniz hayatın her alanında, aldığım her nefeste, yaptığım her işte ilk günkü heycanınyla amatör ruhunu kaybetmeden yaşıyor.
dik duruş adına,
adamlık adına,
adamlğın zerresi varsa bizlerde
sizden ve aileden kaynaklıdır.payınız büyüktür be hocam söylemeden geçmek olmaz  "baba yarısı"

şimdi, geriye dönüp bakıp düşününce, mükemmel bir öğretmen ve mükemmel bir insan olduğunuzu rahatlıkla içtenlikle dile getirebilirim.umarım yetiştirdiğiniz öğrenciler sizin ne anlatmak istediğinizi anlayacak kadar zeki, ahlaklı ve öğrenmeye açtır.

öğretmenlere saygımız her zaman olmalı.olacaktır da.ama size saygı sevgi sonsuz be hocam.

sağlıcakla huzurla esenlikle kal, bilal baba..

15 Kasım 2012 Perşembe

Merhaba

      Ben geçenlerde sarhoş oldum.normal bir insanın hayatında ender yaşadığı hatta bazılarının hiç yaşamadığı anlardan birini yaşadım.hatırlamadığım anlar var.hep alkolik arkadaşlarım anlatırdı hatırlamıyorum 3 5 saati diye.söyleyemezdim ama hep içten içe özenirdim.ben de çok içerdim bi dönem ama hep hatırlardım...  
      Benim bir arkadaşım var.adı ahmet.eski ev arkadaşımdır kendisi.ahmetle ne vakittir çıkalım içelim falan diyoduk.o vakit gelince, ki geldi biz başladık içmeye.alsancakta bi yere oturduk.yanımızda da iki arkadaş daha var.muhabbet hoş beş falan derken biz biraz biraz içtik.en son bara oturdum sağıma baktım 2 tane genç adam ingilizce bişiler konuşuyorlar.yakından baktım biri beyaz biri siyahi dünya vatandaşı.ne alakaysa biz bu adamlarla muhabbet etmeye başladık.gençlerden birinin abisi natoda amerikan subayı imiş.abisini ziyarete gelmiş.keyifli çocuk ama.amerikanın politikalarını falan eleştiriyor.böyle olmaz diyor "gün olur devran döner" diye başlıyor horozlu tavuklu cümleler kuruyor.neyse saat geç oldu bunlardan biri gitti diğeri kaldı, bize de bişiler ısmarlamıştı; bizde dedik ki gel bi sıcak şarabımızı iç misafirperverliliğimizden yararlan dedik, yani demek istemedim de öyle demem gerekti o an.ısmarlamasa demezdim, de göt ısmarladı işte...çağırmasam vicdanım rahat olmazdı..neyse biraz mutsuz ama vicdanım pırıl pırıl geçtik bize..sonra ev kalabalık oldu kuscam utandım kusamadım..ben bi gezcem dedim.dışarı çıktım.parka oturdum, kustum.sonra kafamı bi kaldırdım başka parktayım.hatırlamıyorum oraya nasıl ne zamn geldim.çok ilginç.ahmet bizde ben ahmetlerin evine yakın bi parktayım, evde abisi nato subayı bi amerikalı var.düşündüm herşeyi irdeleye irdeleye.ahmetlere gitmem daha mantıklıydı yoksa parkta sızacaktım.şarapta mındar oldu onada çok bozularak yürüdüm, biraz sonra aklıma geldi "lan, ahmet bizde ben eve nasıl gircem" dedim..binbir türlü çelişkiyle çaldım kapıyı garibim, ahmetin ev arkadaşı recep açtı kapıyı kanlı gözlerle.kusra bakma dedim girdim eve uyumuşum hemen.sabah bi uyandım.telaşla koşa koşa gittim eve, kodi(amerikalı çocuk(nasıl yazıldığını bilmiyorum ama köpek ismi gibi ne öyle)) falan kimse yok..ahmet dedim kodi nerde, bilmiyom ben sızmışım dedi..sen nerdesin falan dedi, anlattım sonra oturduk düşündük..lan dedik çocuğun başına bişi gelse biz cnntürk, habertürk, ntv ne kadar haber kanalı varsa alayına çıkarız dedik..binbir türlü korku ile ılım'ı aradık (o geceki arkadaşlardan biri) noldu dedik. "biz sabaha karşı bindirdik taksiye aldığımız yere yolladık" dedi..içimiz biraz rahatladı ama sonra niye turist gelmiyo ülkemize gelmez tabi çok ayıp ettik çok..
     Sonuç itibariyle ben turizmle alkol arasındaki ince ilişkiyi fark ettim.(tüm bunlara rağmen rakı o zammı haketmemişti.çok ayıp etti.bunun adı haksız rekabet.)tüm bu olayların sizi ilgilendiren kısmı ise bunları sizinle paylaşmaya karar vermiş olmam.niye böyle bişi yapıyorum bilmiyorum.ama pişman değilim bir daha olsun bir daha yaparım.yani kısacası merhaba ey güzel insanlar...sizleri en samimiyetsiz duygularla kucaklıyorum..

alın gençler bu da benden olsun son son..filmi de izleyin fena değildir..

ayrıca gündemdeyken hazır.selam olsun eylemdeki ESHOT şöförlerine..selam olsun kafalarından çıkarmadıkları DİSK şapkalarına..