6 Mayıs 2013 Pazartesi

surat

suratını düşürüyorsun ya sonsuz bi apartmanın en üst katından ittir beni daha iyi...

mutluluk

birini mutlu etmek, nasıl bi mutluluktur;tarifi imkansız..

başlıksız ama bu da bi başlık sonuçta

    bu aralar farkındalığın dibine vurduğum ama pek de neyin farkında olduğumu tam olarak kavrayamadığım anlar.sanırım yine bu aralar biri sorsa sen neye inanıyorsun diye "tümevarım"a diyeceğim.yani herşey tüme tamamlıyor kendini.gece gündüze, karanlık aydınlığa, erkek kadına, kış yaza, kötü iyiye, acı tatlıya falan filan.(ingiltere de bilmem kaç genel sayımında neye inanıyorsunuz diye soruyorlar adamlar örgütsüz bir şekilde gayet spontane yüzde %20civarı jedi dinine inanıyoruz diyorlar, yani starvors'a inanan bi kitle yanında benim tümevarıma inanmam gayet normal)
    hikayede başrol var bu adam iyi mert yakışıklı vs. tabi tüm bu sıfatları bu adama kazandıran bu asisti yapan bi kötü adam olmalı kötü namert çirkin.bunu böyle işleyince yeşilçam oluyor.sıfatları az harmanlayınca(başrol=iyi mert çirkin,yan rol=kötü namert yakışıklı) holivud oluyor.aslında herşeyin bi algoritması var yani.herşeyi çözdüm derken dövüş klübü bu hikayenin tam olark neresinde merak ediyor, gizli özne.kendime sorduğum ve cevaplayamadığım soru şu, ben bu hikayenin neresindeyim?
   bazen, çok garip hissediyorum sanki bu toplumun üyesi değilim gibi.toplumun bana kazandırdığı değerlere sahip biri olarak soruyorum.körüklü otobüste en arkaya oturduğum yerden yaşlı teyzeye/amcaya yer veriyorum.ben alışılageldiği üzere yaşlıya yer verilmesi gerektiği için yer verdim.ama asıl soru, yaşlı insan otobüsün başından sonuna oraya kadar nasıl geldi? ona neden kimse yer vermedi? bana bu değerleri veren toplum değerlerini kaybetti de bi ben mi kaybetmedim.keşke ben de kaybetseydim de bunları düşünemek zorunda kalmasaydım; dışımızdaki irlandalı ben miyim acaba?
   şu güne kadar herşeyi doğru yaptığıma inandım.ufak tefek pişmanlıklarım oldu ama pek kafayı takmaya değmeyecek cinsten.yanlış gibi yaptım gibi gözüken işlerde bile doğru yaptım mantığını çıkardım(mantık çıkarmak ne ise).öss ye çalışmadan girdim cacık bi puan aldım annem RİCA ETTİ tercih yap dedi, yaptım.sonra hasbelkader, bi üniversitenin ikinci üçüncü sınıf bi mühendisliğini kazandım.yanlış yapmadım, benim asıl amacım sevgi üzerine kurulu;sonuçta annem çok mutlu oldu, annemi mutlu görmek beni de mutlu etti.lisede çok kavga ettim, ortaokulda daha çok.kendi kuşağımdan çok arkadaşımın canını yaktım.yanşlış gibi duruyor.ama kimseyi o zamanki küçük ellerimle öldürmedim veya sakat bırakmadım..dövüşe dövüşe anladım ki dövüşmek iyi birşey değil.şu aralar memleketin aksine dövüşmüyorum,insanlara silah çekmiyorum, döner bıçağı ile saldırmıyorum.tüm bunları o dönemki popülere kültere emanet ettiğim çocuktan kazandım.
    kafamda daha anlatacağım çok şey var ama yazacak heves, anlatacak kitle yok.onun için başka başka seferlere.he bi de takımı şampiyon olurken yavşak yavşak tivitırdan tivit atabilen forza lig tivi izleyicisine selam olsun, aynı bu kitle izlediği filmlerde hiç ulaşamayacağı sanal başrole aşık olan gerçel gavat kitledir...şekiller ya hı amminagi!neyseki Eskişehirsporluyum üzüntüde sevincinde sevdiceğimin yanındayım.
    sonuç olarak söylemek istediğim şu ki tüm bu anlattıklarım 6 paragraftan oluşuyor.hoşçakalın...